6 Ekim 2012 Cumartesi

Beirut - Nantes (from the flying clup cup)



Nantes'i önceden paylaşmıştım, bu biraz farklı olmuş diye bunu da paylaşma ihtiyacı duydum, hadi iyi uykular herkese :)

29 Ağustos 2012 Çarşamba

Beirut severler, çekiliş var :)

Beirut severler. Bu sefer beirut'tan farklı birşey paylaşacağım.
Blogger'ı saçma sapan şeyler paylaşmak için kullanan insanlar vardır. Benim gibi müptelası olduğu bir grubu, kimseyi tanıtmak isteyen insanlar vardır, bir de blogger'ı en yararlı şekilde kullanan insanlar vardır.
Az kitap okuyan bir milletiz maalesef, blogger'ı en yararlı şekilde kullananlardan biri de bi tık işte böyle bir çekiliş başlatmış.  Lütfen siz de duyarlı olun, böyle şeyler yapın, yapamazsanız bile böyle çekilişlere katılın. Kitap okumuyorsanız belki bir adım olur sizler için

İşte kitaplar da bunlar!!


 Hadi iyi günler.

26 Temmuz 2012 Perşembe

Beirut - A Candle's Fire

Beirut - The Rip Tide



Beirut'un yeni albümü ve albüme çekilen ilk klip.. "The Rip Tide"

 Buyrun The Rip Tide'in sözleri;

and this is the house where i
i feel alone
feel alone now

and this is the house where i
could be unknown
be alone now

soon the waves and i found the rolling tide
soon the waves and i found the rip tide

this is the house where i
i feel alone
feel alone now

and this is the house where i
could be unknown
be alone now

soon the waves and i found the rolling tide
soon the waves and i found the rip tide

23 Haziran 2012 Cumartesi

Beirut - Elephant Gun



Böyle şeyler hoş ya, sesler biraz üst üste binmiş sanki ama yine de fena değil.

17 Haziran 2012 Pazar

Zach Condon'un Hayatı

Efendim baktım ki, beirut'un en bilindik şarkılarını paylaşmışım bi durayım soluklanayım dedim. Zach Condon'un hayatından bi başlayalım.

Zach Francis Condon 13 Şubat 1986da New Mexico / Santa Fe'de doğmuş Yok araba markası olan değil bildiğin şehirmiş.
Adamın dedesi de cazcı hani, adam kulak yetiştirmiş bi ömür. 15 yaşında filan bi grupta trompet çalıyormuş, dedim ya dedesi de cazcı eddie condon işte kapmış bişeyler dededen. İlk albümü de zaten bu grupla çıkarmış. 16 yaşına bastığında sanırsam bi arayış içine girmiş bi haller olmuş bu çocuğa, farklı tarzda bi albüm daha çıkarmış bi grupla -pek piyasada görmedim  o yaşlarda yaptığı şeyleri iyi işler olsalardı çıkardı heralde ortalığa-.. 17sine geldiğinde liseyi falan siktir etmiş -bu arada okul da Santa Fe High School- siktir etmiş dediğim atmışlar okuldan ama Zach efendi ben atılmak için uğraştım filan demiş ortalıkta, ya olum ben bilmez miyim he he diyesi geliyor insanın da neyse işte :) Sonra avrupa'ya kuzeninin yanına kaçmış, heryerde komşusunun müziğine aşık olmuş bi gün dinlemeye gitmiş falan yazıyor da gerçeği öyle değil. Üst kattaki adam deli gibi ses çıkarıyormuş hayvan gibi bağırıyormuş bunlar da gık etmiyorlarmış sonra komşularına bi işleri düşmüş çıkmışlar yukarı işte sonrası da gelmiş bu müziğe deli gibi bağlanmış. Bi gün sonra eve balkan müzikler vs. gibi tüm cd'leri yığmış dinlemeye başlamış. Avrupa turuna çıkmış falan yazıyor ekşide falan yalanmış o da :) adamın cebinde parası yok, hep fransa taraflarında takılmış sonra müziği tam kavramaya yakın civarda bu müziği seven, çalan adamları toplayıp bi şeyler yapmaya başlamış. İlk albümü Gulag Orkestar ordan sonra da devam etmişler 5-6 albüm daha çıkarmışlar.
Zach, kendi yaptıkları müziği şöyle yorumlamış -alıntı yapıyorum- : "paris' den bir trompet, bir farfisa org ( bir çeşit elektronik org ), akordeon, piano, ukelele ( gitarın daha küçük ve 4 telli versiyonu ), mandolin, glockenspiel ( küçük zil sesi veren kanun şeklinde vurmalı bir alet ), keman, çello, tef, 12. sokakta aldığım bir hava-kaynaklı org, komşularım tarafından hediye edilen bir kongo davulu... new mexico üniversitesi'nden çaldığım bir bozuk mikrofon..."  
İşte böyle olmuş tüm olay, yukarıda dediği şeylerden bişey daha çıkardım galiba bu adam bide üniversite okumuş, işte anlayın sizde. Ha son olarak civarda hep evli olduğu falan yazıyor hatta yeni evlenmişmiş de eşi de onun grubundaymışmış da falan filan doğru mudur bilmem.

Tüm bilgim bu kadar. Sevgiler..

12 Haziran 2012 Salı

Beirut - Cliquot




Cliquot sözleri:
A plague in the workhouse
A glogue on the poor now
I feed on my drum til i'm dead
Yesterday, fever
Tomorrow st. peter
i'll feed on my drum until then

What melody will lead my lover from his bed?
What melody will see him in my arms again

Set fire the foundation
And burn out the station
You'll never get nothing of mine
The pane of my window
Will flicker and glimmer
Leave only the stitching behind

Oh, what melody will lead my lover from his bed?
What melody will see him in arms again

i'll sing of the walls of the well
And the house at the top of the hill
i'll sing of the bootles of wine
That we left on our old windowsill
i'll sing of the usual spin
Getting sadder and older, oh love

Not:Girişteki arkadaşın sesi de sağlammış :)

9 Haziran 2012 Cumartesi

Beirut - Carousels



Ne kadardır Beirut dinlerim, bu şarkısını daha şimdi gördüm. Çok da hoş olmuş şarkı :)

6 Haziran 2012 Çarşamba

BEIRUT - Guyamas Sonora



Guyamas Sonora Sözleri:

In the hall, I heard your faints falling,
Your trial and my corrections made.

You have all the prayers of my loose heart.
You have all the prayers of.

No I wasn't there on church stairs.
The wind in my hair, a flood through my tear


3 Haziran 2012 Pazar

Beirut - Santa Fe



Klibe ilk baktığımda, "olum adam sizofreniye bağlamış" diyecekken değişik bir sonla bitmesi hoşuma gitmiştir.
Santa Fe Zach Condon'un doğduğu şehir olmasının yanı sıra, filmlere,şarkılara hatta araba markalarına bile isim babalığı yapmıştır :)
Edit: Hatta klibinde elemanın koltuk altıları midemi de kaldırmıştır. Sakın yemek yerken izlemeyin, bir mağdur tavsiyesi :)

1 Haziran 2012 Cuma

Sevgili Beirut Dinleyicileriiiiii!!

Beni bu bloğumda pek takan varmı bilemem ama takan varsa yaklaşık 3 hafta sonra çok daha etkin paylaşımlar, bilgiler ve güncel haberlere daha sık yer verecem. Maalesef çok yoğunum, elimden geldiğince bişeyler yapmaya çalışıyorum.
Sevgiler..

Beirut - Vagabond



Vagabond'un türkçesi serseri,avare derbeder vs. vs'dir. Şarkını klibinin ilk anlarında "ulan ne saçma şey yapmışlar birader" demiştim. Klip biterken de "ulan ne güzel şeymiş birader" dedim :) Zaten Beirut'un da farkı bu deli gibi bir melankolinin yanında daha deli olan bir mutluluk veriyor. Sanırsam Beirut'un en yeni klibiydi bu.

Buyrun Sözleri:

Left the vagabonds
A trail of stones
Forward to find my way home
Now as the air grows cold
And i am lost
And not found

And who knows

Now left the vagabons
A trail of stones
Forward the find my way home
Now as the air grows cold
The truth unfolds
And i am lost
And not found
Buyrun sözleri:

31 Mayıs 2012 Perşembe

Beirut - Siki Siki Baba



Şarkını sahibi kısa bir süre önce hayatını kaybeden Antakyalı Durmuş Çiğdem. 70lerin sonlarıyla 80lerin başında -tabi yanlış hatırlamıyorsam- müzik sektöründe adından çok söz ettirmiştir. Atla gel şaban filminden tanınmıştır heralde -bundan da çok emin değilim-. Ancak sonradan müzik sektöründe hızlı bir düşüşe geçerek asıl mesleği olan kaportacılığa dönmüştür ölene kadar da antakya'daki kaportacı dükkanını işletmiştir.
Sevgiler..

30 Mayıs 2012 Çarşamba

Beirut 'Postcards From Italy'



Hergün dinlediğim halde klibini şimdi izledim, çok da güzel olmuş.
Ekşide gezinirken bir yazarın "potscards from italy" için bun yazdıklarını okudum ve çok da beğendim : "Bütün beirut şarkıları yol şarkılarıysa; bu şarkı varılan, yolculuğun bittiği yer için yazılmış tek şarkıdır. Anlayana pek tabi"  Bu sefer gerçek sözlerini değil de çevirisini yazacam. Belki de ekşideki yazarın ne demek istediğini daha iyi anlarsınız :)

Postcards From İtaly çevirisi:

O beraber geçirdiğimiz zamanlar,
Rüzgarın yağmur ve kar ile esip geçtiği,
Aslında o kadar kötü değildi,
Ayaklarımız bizi gitmemiz gereken yere götürmüştü bile,
Belki de gitmemiz gereken bir yere...

Bizi takip eden parçalanmış bir ruh.
Yakından ve çok yavaş,
Yenilgiyi güç kabullenenlerden,
Eskiden onlara atılacak altından taşlar vardı,
O eski zamanlarda, bize ait zamanlarda..
Güzel zamanlarda...

O gün benim olduğunda,
Yaşamaktan büyük bir mutluluk duyacağım,
Söğüt ağaçları altına benimle evleneceği o gün,
Ve beraber yaptığımız müzikleri çalacağımız o gün,
O gün benim olacak,
Ve o günü yaşayacağım için mutlu olacağım.

29 Mayıs 2012 Salı

Beirut- Ederlezi




Ederlezi Nedir?

Ederlezi Balkanlardaki çingene azınlığa ait bir halk şarkısı gibi bişeydir. Ederlezi sözcüğü bizim kutladığımız hıdrellezden gelmekte. Beirut'un çok güzel yorumlamış olmasının yanı sıra bana göre aslında biraz daha hüzünlü bir şarkı, sanki Beirut şarkıya neşe katmış gibi biraz. Bence iyi de etmiş. Zaten Beirut da balkan müziğini didik didik ettiği için ederlezi'yi yorumlamasa ayıp olurdu hani :)

Buyrun sözleri;

Yada boşverin çok karışık :)

28 Mayıs 2012 Pazartesi

Beirut- Nantes



Nantes Şehri: 
"Paris iklimine benzemeyen, daha sıcak ve nemli bir havaya sahip olan, kasabayla şehirleşme arasında kalakalmışi geniş caddelerde yürürken ferahlık hissedilen ve boydan boya bisikletle rahatlıkla gidip gelinebilecek fransız şehri. Çok şirin bir yer olup, zamanında feodolitenin epey koşturduğu bir şehirdir." Bunlardan Nantes'in tam da Beirutluk bir şehir olduğunu anladım :) Ayrıca biraz daha bilgi vereyim Nantesle ilgili. Kaldırımları az biraz boklu, yürürken sekme gereksinimi duyabilirsiniz. "nant" diye telaffuz edilirmiş. Ayrıca Sarı-Yeşil renkli bayrağa dahip Fc Nantes takımı var. Bu kadar yeter sanırım :)
İşte size "yorgana sarılarak uyuma şarkısı"nın sözleri..

Well, it's been a long time, long time now
Since I've seen you smile
And I'll gamble away my fright
And I'll gamble away my time

And in a year or so
This will slip into the sea
Well, it's been a long time, long time now
Since I've seen you smile

Nobody raise their voices
Just another night in Nantes
Nobody raise their voices
Just another night in Nantes

Well, it's been a long time, long time now
Since I've seen you smile
And I'll gamble away my fright
And I'll gamble away my time


And in a year, a year or so
This will slip into the sea
Well, it's been a long time, long time now
Since I've seen you smile



27 Mayıs 2012 Pazar

İlk günden bis deyip "elephant gun"dan başlayalım derim..

Kimdir bu Beirut

Efendim şimdi kimdir bu Beirut. Aslında şuan bunları yazmam bana saçma geliyor. Beirut ile ilgili bir bloga girecek adam kim olduklarını biliyordur. Neyse hadi maksat uğraşacak bişeyler bulmak. Merak etmeyin vikipediden kes-yapıştır yapmayacam :)
Bu adamlar Indie-rock'u değişik müzik türleriyle enstrümanlarla harmanlamışlar. Şimdi soracaksınız nedir bu Indie-rock.. Indie rock demek müziği müzik için değil para için kullanana adamlar olan plak şirketlerinin boyundurluğu altına girmeden özgürce,kendi kafalarına göre müzik yapma olayıdır. Benim gibi ilk başta indie ordan hindistan falan demeyin indie de independent'in kısaltması, independent de bağımsız demek yani bu adamlar bağımsız rock yapıyorlar. Adam diyorum da aralarında o enstrümanları zar zor taşıyan kızlar da var, bu arada enstrüman çalan kızlar çok sempatik geliyorlar bana hehe :) Neyse saptırmayalım grubun kurucusu zach condon zaten onun da ayrı bir hikayesi var onu da başka bigün anlatacam. Velhasılı kelam Beirut insana melankolinin yanında deli gibi bir yaşama sevinci kazandıran insanlar topluluğu ve sanırım son zamanların en kaliteli iş yapan topluluklarından.
Ola ki rastgele bu bloga geldiniz ve Beirut nedir kimdir bilmiyorsunuz. Hemencecik "elephant gun" adlı şarkıyla başlayın. Tabi klibini de izleyin kesinlikle. Hoş, naif, tatlı bir müzik olur ya işte onu yapıyorlar işte. Eğlendiriyor,dinlendiriyor, huzur veriyor. Farkında olmadan bi kıpırdanma yaratıyor, insan kendini oynarken buluyor. Sonra insanın herşeyi koyverip müzik yapası geliyor, aşık olası, aşkı yaşayası geliyor.. Beirut'tan anlayabildiğim şimdilik bu, dinleyin işte sizde :)

Beirut.

Efendim buradan tüm insanlığa,bilmem kaç milyar insana -türkçe bilenlere tabi- Beirut grubuyla ilgili elimden geldiğince haber,şarkı,türkü,uzun hava ve aklıma ne gelirse paylaşacağım. Beni kaale almanız ümidiyle..